Ortam Kokusu Sağlığa Zararlı Mı?

Ortam Kokusu Sağlığa Zararlı Mı?

Sanırız koku satın alırken sıklıkla ihmal edilen fakat aslında en çok özen gösterilmesi gereken konu sağlıktır. Ortam kokuları, yani teknik ismiyle hava aromatize edici ürünler teneffüs edilmeleri nedeniyle sağlığımızı çok yakından ilgilendirirler. Bu yüzden bu ürünlerin ambalaj etiketlenmesi sıkı bir mevzuata tabidir. Tavsiyemiz, ürün ve marka seçimi yaparken temkinli davranmanızdır.
Sağlığınıza faydalı olacağına inandığımız önemli bir uyarıda bulunalım: Hava aromatize edici denildiğinde koku kesesinden tütsüye kadar aklınıza gelen tüm ürünlerin etiketlerinde, mevzuatın zorunlu kıldığı bütün ihtimaller düşünülerek yazılmış birçok farklı ve faydalı uyarı istisnasız olarak bulunmalıdır. Bunları satın alırken mağaza veya marka ayrımı yapmadan, etiketlerdeki bilgilerin ayrıntılı verilip verilmediğini mutlaka inceleyin. Ayrıntıların azlığı veya çokluğu mevzuata uygun hareket edilip edilmediğinin sinyallerini verebilir.

Özellikle, dumanla ya da aerosol spreyler gibi gazla yayılan mum, tütsü ve benzeri kokulu ürünleri teneffüs etmenizin sağlığınıza olası etkilerini öğrenmek için mutlaka doktorunuza başvurmanızı veya internetteki tarafsız kaynakları incelemenizi öneririz. Çünkü ortam kokularının sağlığınıza zararını hemen hissedemeyebilirsiniz, yani olumsuz bir etkisi olacaksa bunun zamanla ortaya çıkması söz konusu olabilir. Bu yüzden de ilk başta herhangi bir sağlık sorunu belirmediğinde, hiçbir sorun olmadığı yanılgısına kapılmayın.
Bu arada, anımsatmakta fayda var: Ortam kokularının hepsi dumanla ya da aerosol spreyler gibi gazla yayılmaz. Örneğin, bizim ürünlerimiz sadece su ve alkol ile yayılırlar. Bundan dolayı ürünlerimizi içiniz rahat bir şekilde kullanabilirsiniz. Tüm ürünlerimiz, Avrupa ve Türkiye regülasyonlarına uygun olarak, Avrupa Birliği kalite standartları çerçevesinde İspanya’da üretilmektedir. Bileşenleri bitkisel yağlar ve zararsız sentetik maddelerden oluşmaktadır. Bunlara ek olarak ürünlerimizde hayvansal yağ kullanılmamakta ve ürünlerimiz hayvanlar üzerinde test edilmemektedir.

Ürünlerdeki bileşenlere dikkat edin!

Bir de, yukarıda bahsettiğimiz “zararsız sentetik” kavramına değinmek istiyoruz. Ürünlerimizin hepsi ilgili mevzuatların gerekliliklerini yerine getirmektedir. Bu sebeple ürünlerimizde yer alan maddeler insan sağlığı açısından herhangi bir risk teşkil etmemektedir. Zararlı ve zararsız kavramı aslında ürüne, kullanım yoluna, kullanım amacına ve kullanıcı grubuna göre değişir. Örnek vermek gerekirse günde 2-3 litre içilmesi gereken, hayatın temeli olan su, günde 10 litre içildiğinde hayati tehdit oluşturmaktadır. Veya 2-3 litre suyu 24 saatte içmek sağlığımızı olumlu yönde etkilerken 15 dakikada içmekse hayatımızı tehdit eder. Yine 2-3 litre su 1 günde yetişkin bir insan için sağlıklı iken, 1 yaşında bir bebek için zararlıdır. Bu anlayıştan yola çıkarak ürünlerimizde kullanılan hammaddeler; kullanım yerleri, miktarları, kullanıcı grubu göz önünde bulundurularak güvenli bileşenlerden seçilmiştir.

Koku araştırırken “Organik” veya “%100 Organik” gibi ibarelere sıklıkla rastladığınızı tahmin ediyoruz. Hava aromatize edici ürünleri yani ortam kokuları için “organik” oldukça iddialı bir söylemdir. Bu tip ürünleri almadan önce içeriklerini dikkatlice incelemenizi önemle tavsiye ederiz.

Ayrıca iki varsayımımızı da sırası gelmişken sizinle paylaşmak isteriz. Bebek ile ebeveyn arasında en güçlü iletişim kokuyla oluştuğundan, farklı tüm kokular bu iletişimi engelleyebilir, dolayısıyla yoğun bir yemek kokusu bile bu özel iletişime zarar verebilir. Bunu şöyle düşünebilirsiniz, bebek annesini bir figür olarak görmez, kokusundan daha iyi ve kolay tanır; anne de gözleri kapalı olsa dahi bebeğini kokusundan seçebilir. Eğer bebek yoğun bir yemek kokusunun hâkim olduğu bir ortamdaysa ve de annesinin kollarında değilse, bu baskın koku anne kokusunu almasını engelleyeceğinden, annesinin hemen yanında olduğunu fark edemeyebilir. Benzer durum, anne üstüne parfüm sıktığında da yaşanacaktır. Annesinin varlığı ile yaşadığı bu belirsizlik hali bebek için bir yalnızlık problemi yaşatabilir. Tabii bu varsayımda mesafe en önemli etkendir. Kucakta buram buram anne kokarken değil de, kokusunu alabileceği bir uzaklıktayken -mesela aynı odada yan yana koltuklardayken- farklı bir koku bu iletişimi kesebilir.

Bazı ağlayan bebeklere, annelerinin kıyafetlerini koklattıklarında ağlamalarının kesildiği gözlemlenmiş olması da yazdıklarımızı destekler niteliktedir. Bebeğiniz sebepsiz yere ağlıyorsa ortamda yoğun bir koku olup olmadığını bir kontrol edin deriz. Tahminimiz; anne kokusunu alamaması, bebeği açlıktan daha çok ağlatır. Bu durumda tam tersi de mümkün; devamlı ağlayan veya uyku problemi çeken bir bebeğe, annesinin kokusunu alabileceği materyaller (sutyen vb.) koklatılması de çözüm oluyor. Annesiyle iletişimi hiç kesmemiş olsa dahi evdeki yoğun bir yemek kokusu bebeğin koklama kapasitesinin üstünde olacağından; gene sebepsiz ağlamanın bir sebebi olabileceğini varsayıyoruz.

Bebek ile ebeveyn arasında en kuvvetli bağ koku demiştik. Bebeğin uzun süre yaşadığı konforlu alanla vedalaşması, gelecekte hiç hatırlamasa da bir travmaya sebep oluyor. Bu huzursuz ayrılık çabucak anne kucağında mutlu son buluyor. Prematüre ya da hasta olarak doğmuş bebeklerde ise süreç maalesef farklı gelişiyor. Gelişimlerini tamamlayana kadar kuvözde kalıyorlar. Bu dönemde annelerinden uzak, profesyonel bakım görüyorlar. Yaşanan travma üstüne bir de anne sevgisinden, özellikle de anne kokusundan mahrum bakımın olumsuz etkisi olduğunu düşünüyoruz. Anne kokusunun önemine yukarıda değinmiştik. Bu zor ve yalnız dönem eğer anne kokusu ile desteklenirse, başarı oranlarının çok artacağını sanıyoruz. Teknik olarak nasıl mümkün olabilir fikrimiz yok fakat steril ortam sağlamak şartıyla; kuvöze anneyle birlikte girmek veya annenin saçlarını ya da sutyenini veyahut ikisini de her gün kuvöze koymak hatta baba kokusunun da eklenmesi belki çözüm olabilir.

Yukarıdaki varsayımımızdan yola çıkarak farklı bir tespitimizi daha paylaşalım. Sevdiğimiz veya sevmediğimiz koku aileleri; belki de bebeklik döneminde nadir veya aşırı maruz kaldığımız kokularla ilişkili olabilir. Örneğin gül kokusunu sevmiyorsanız, belki de bunun nedeni; bebekken annenizle koku iletişiminizi kesmiş, annenizin yoğun kullandığı gül kokulu bir parfüm olabilir.